Anayasa Mahkemesi Kararları Bağlamında Erişimin Engellenmesi

Erişimin engellenmesi, 5651 sayılı kanunda düzenlenmiştir. Buna göre internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilen gerçek ve tüzel kişiler, Sulh Ceza Hakimliğine başvurarak içeriğin engellenmesini talep edebilir.

Erişim engellenmesi talebinin kabul veya reddine dair verilen karara karşı taraflar, 7 gün içerisinde itiraz etme hakkına sahiptir. İtiraz sonucunda verilen karar ise kesin olduğundan bu  aşamadan sonra verilen karar aleyhine olan taraf Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunabilmektedir. Anayasa Mahkemesi Ulusal ve Uluslararası mevzuat kapsamında ayrıntılı olarak başvuru konusu uyuşmazlığı incelemektedir.

Anayasa mahkemesi, erişimin engellenmesi kararına konu kişilik hakları ile basın özgürlüğü gibi çatışan  haklar arasında adil dengeleme yaparak karar vermektedir. Bu nedenle erişimin engellenmesi kararları bakımından anayasa mahkemesi kararlarında bazı kriterler belirlenmiştir.

Miyase İlknur ve Diğerleri (B. No: 2015/15242) kararında, bazı bürokratlar ile siyasetçiler hakkında yayınlanan habere verilen erişimin engellenmesi kararının haksız olduğunu ve ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine hükmetmiştir.

Bu kararda bu ihlale sebep olarak, “Çelişmesiz bir dava sonucunda yayın içeriğine erişimin engellenmesi kararı ancak hukuka aykırılığın ve kişilik haklarına müdahalenin ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgin olduğu ve zararın süratle giderilmesinin zaruri olduğu hâllerde mümkündür. Somut olayda ilk derece mahkemesi, şeref ve itibara yapıldığı ileri sürülen saldırının çelişmeli bir yargılama yapılmadan, gecikmeksizin ve süratle bertaraf edilmesi ihtiyacını ortaya koyabilmiş değildir. Haber içeriklerinin incelenmesinden de ilgili kanuna göre içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını gerektirecek ağırlıkta bir durumun bulunmadığı görülmüştür.”  Verilmiş, dolayısı ile erişimin engellenmesi kararının, kişilik hakkının ihlalinin ilk bakışta belirgin olduğu ve zararın süratle giderilmesi gerektiği hallerde verilebileceğinin altını çizmiştir.

Bununla birlikte, Yine N.B.B. tarafından yapılan bireysel başvuruda (B. No: 2013/5653), başvurucu hakkında ulusal bir gazetenin internet arşivinde 1998 ve 1999 yıllarına ait yayımlanan toplam üç haberin kaldırılması için yaptığı erişimi engellenmesi başvurusunun reddedilmesini, unutulma hakkı kapsamında incelemiş ve “Başvuru tarihi itibarıyla söz konusu haberin yaklaşık on dört yıl önceki bir olaya ilişkin olduğu ve böylelikle güncelliğini yitirdiği açıktır. İstatistiki ve bilimsel amaçlar yönünden de yukarıda ifade edilen gerekçelerle bu bilgilere internet ortamında kolaylıkla ulaşılmayı gerekli kılan bir neden bulunmamaktadır. Bu bağlamda kamu yararı bakımından siyasi veya medyatik bir kişiliğe sahip olmayan başvurucu hakkında internet ortamında yayınlanan haberlerin kolaylıkla ulaşılabilirliğinin başvurucunun itibarını zedelediği açıktır.” Diyerek haberin güncelliğini yitirdiği, haber konusu kişinin medyatik ya da siyasetçi olmadığı ve haberin üzerinden uzun zaman geçtiği hallerde haberin yayınlanmasında kamu yararının bulunmaması nedeni ile unutulma hakkı çerçevesinde erişimin engelenmesine karar verilmesi gerekeceğini vurgulamıştır.

Sonuç olarak

Anayasa mahkemesinin yukarıda verilen birbirine zıt iki kararı incelendiğinde sulh ceza hakimlikleri tarafından erişimin engellenmesi kararı verilirken; içeriğin yayınlanmasında kamu yararının bulunup bulunmadığı, hak ihlalinin ilk bakışta belirgin olup olmadığı, zararın süratle giderilmesinin gerekip gerekmediği, içeriğin güncelliğini yitirip yitirmediği gibi kriterlerin göz önünde bulundurulması gerektiği ve buna göre karar verilmesi gerektiği söylenebilecektir.