AYM’DEN PEMBELİK BARAJI KARARI: MÜLKİYET HAKKI İHLAL EDİLDİ

AYM’DEN PEMBELİK BARAJI KARARI: MÜLKİYET HAKKI İHLAL EDİLDİ

Anayasa Mahkemesi 2015/17451 Başvuru numaralı ve 16.02.2017 tarihli kararıyla, Pembelik Barajı ve Hidroelektrik Santrali projesi nedeniyle acele kamulaştırmaya yetki tanıyan Bakanlar Kurulu Kararının yürütmesinin durdurulması kararı dikkate alınmayarak kamulaştırma işlemlerinin tamamlanması ve taşınmazların Hazine adına tesciline karar verilmesiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Karar, 05.05.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı.

Olaylar Özeti

Bakanlar Kurulunca 19.04.2004 tarihli kararnameyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından yapılacak kamulaştırmalarda 04.11.1983 tarihli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. Maddesinde düzenlenen acele kamulaştırma usulünün uygulanması kararlaştırılmıştır.

EPDK tarafından 2005 yılında başvuranların taşınmazlarını da kapsayan bir bölgede Pembelik Barajı ve Hidroelektrik Santrali’nin yapımı ve işletilmesi hususunda kırk dokuz yıllık üretim lisansı verilmiştir. EPDK 2010 yılında, Bakanlar Kurulunun kararına dayanarak, Pembelik Barajı’nın havzasında bulunan taşınmazların kamulaştırılmasına ve kamulaştırma işlemlerinde acele kamulaştırma usulünün uygulanmasına karar vermiştir. EPDK’nın kamulaştırma kararıyla Bakanlar Kurulunun kararı, Danıştay Altınca Dairesinde davaya konu edilmiştir. Daire, her iki işlemin de yürütmesini durdurmuştur.

Yürütmenin durdurulması kararından sonra, EPDK 2012 yılında, taşınmazların kamulaştırılmasından vazgeçilmesine dair işlem tesis etmiş, ancak Bakanlar Kurulunca 2012 yılında çıkarılan iki adet kararname ile taşınmazların EPDK tarafından acele kamulaştırılmasına dair karar verilmiştir. EPDK aynı yıl Bakanlar Kurulu kararında sayılan taşınmazlarla ilgili acele kamulaştırma kararı almış ve yine EPDK tarafından Asliye Hukuk Mahkemesine başvurularak taşınmazlara el konulması talep edilmiş, Mahkemece tespit edilen bedel başvuruculara ödendikten sonra talebin kabulüne karar verilmiştir. Başvurucular tarafından Bakanlar Kurulunun 2012 tarihli bu kararına karşı da dava açılmış ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. EPDK ayrıca, satın alma usulüyle taşınmazların devralınması yolunu işletmişse de önerilen bedelin başvurucular tarafından kabul edilmemesi üzerine 2013 yılında Asliye Hukuk Mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açmıştır. Mahkeme yürütmenin durdurulması kararının kamulaştırma işlemine ilişkin olmadığı gerekçesiyle, başvurucuların bekletme taleplerini reddetmiştir. Danıştay Altıncı Dairesi ise esasa ilişkin kararında, yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararında açıkladığı görüşünü değiştirerek davaların reddine karar vermiştir. Kararın temyizi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK) Daire kararını bozmuş ve Bakanlar Kurulu kararının kesin olarak iptaline karar verilmiştir. Kararlarda EPDK’nın kamulaştırma işlemlerinin, dayanağı olan Bakanlar Kurulu kararlarından bağımsız değerlendirilemeyeceği belirtilerek bu kararların da hukuka aykırı olduğuna karar verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen tescile ilişkin kararların başvuruculara tebliği üzerine, Anayasa Mahkemesine başvurmuşlardır.

Başvurucuların İddiaları

Başvurucular, Danıştay Altıncı Dairesince taşınmazların EPDK tarafından acele kamulaştırılmasına yetki tanıyan Bakanlar Kurulu Kararının yürütmesinin durdurulması üzerine, Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından idari yargıda görülen davanın bekletici mesele yapılması gerekirken taşınmazların idare adına tescil edilmesine karar verilmesi nedeniyle mülkiyet haklarının ihlal edildiğini,

Bakanlar Kurulu kararının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararın uygulanmayarak adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

İnceleme ve Değerlendirme

Anayasa Mahkemesi aşağıdaki şekilde konuyu ele alıp karar vermiştir.

Başvurucular her ne kadar Bakanlar Kurulu kararının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararın uygulanmayarak adil yargılanma hakkının ihlal edildiği şikâyetinde bulunmuş iseler de, başvuru bütün olarak dikkate alındığında Asliye Hukuk Mahkemesinde bu kararın dikkate alınmasının gerekip gerekmediği hususunda mülkiyet hakkının kanuniliği bağlamında incelenmesi gerektiğine karar verilmiştir.

Başvuru konusu olayda EPDK tarafından Bakanlar Kurulunun aciliyet kararlarına dayanılarak tesis edilen taşınmazların acele kamulaştırılması işlemiyle, başvuruculara ait taşınmazların mülkiyetinin devletin üstün buyurma gücüne dayanılarak Hazineye geçmiş olması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği, taşınmazın mülkiyetinin kamulaştırma kararıyla idareye geçeceğinden müdahalenin kamulaştırma kararıyla gerçekleştiği,

Hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceği, devletin, mülkten yoksun bırakma ve mülkiyeti düzenleme şeklinde toplum yararına uygun olarak mülkiyete müdahale edebileceği, idarenin ihtiyaç duyduğu özel mülkiyetteki taşınmazları kamulaştırma usulü ile edinebileceği, kamulaştırma kararının mülkiyetten yoksun bırakma kapsamında incelenmesi gerektiği, acele kamulaştırma usulünün uygulandığı durumlarda usulüne uygun olarak verilen acele kamulaştırma kararının bulunması gerektiği, bu yüzden idarenin acele kamulaştırma kararı alabilmesi için Bakanlar Kurulunca ilgili proje hakkında acelelik niteliği taşıdığına karar verilmeden kamulaştırma işleminin tamamlanmasının müdahaleyi hukuka aykırı hale getireceği, ancak İDDK tarafından başvuruya konu olayda acele kamulaştırma usulünün uygulanması için gerekli olan olağanüstü durumların varlığı, kamu yararı ve kamu düzeninin sağlanması amaçlarının var olmadığı gerekçesiyle kamulaştırma kararlarının hukuka aykırı kabul edildiği,

Sonuç olarak, somut olayda kararname eklerinde tek tek sayılan taşınmazların EPDK tarafından acele kamulaştırılmasına yetki tanıyan Bakanlar Kurulu kararları ile buna dayanılarak EPDK tarafından tesis edilen acele kamulaştırma kararının iptal edilmiş olması nedeniyle, mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanunilik unsurunu taşımadığı, bu yüzden Anayasada güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

AYM, başvurucuların sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama haklarının ihlaline ilişkin iddialarını, mülkiyet haklarının ihlaline karar verildiğinden ayrıca incelenmesine gerek görmemiştir.

Bununla birlikte, kamulaştırma kararı sonucu mülklerinden mahrum kalan başvurucuların kayıplarının giderilmesi nedeniyle taşınmazların ancak gerçek karşılığının başvuruculara ödenmesi suretiyle giderilebileceği, ayrıca başvurucular aleyhine hükmedilen vekâlet ücretlerinin de karşılanması gerektiğine karar verilmiştir. Taşınmazların gerçek bedellerinin belirlenerek başvuruculara ödenmesine ilişkin yargılama süreci devam ettiğinden bu aşamada taşınmaz bedelleri bakımından tazminata hükmedilmesine gerek bulunmamış, başvurucular aleyhine hükmedilen vekâlet ücretleri nedeniyle maddi, ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan zararları karşılığında ise manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

Yazar : Avukat Figen Şimşek